“I think
it's time to watch the party die” – kendrick lamar
ne güzel söylemiş
ben daha iyisini söyleyemezdim
olumlama solungaçlarım
pazardan döner gibi eksik bir şeyler
bu sefer vaktim varmış gibi
boş parkı izlediğimi fark ettim, fotoğrafını çekiyorum, yanlış yerdeki doğru kişi, game saved...(1)
ben daha iyisini söyleyemezdim
olumlama solungaçlarım
pazardan döner gibi eksik bir şeyler
bu sefer vaktim varmış gibi
boş parkı izlediğimi fark ettim, fotoğrafını çekiyorum, yanlış yerdeki doğru kişi, game saved...(1)
ya kulağımda sıkıntı var ya da telefondan az ses geliyor
şarkıda ne güzel söylüyor (2)
makine ayıp ediyor
bu yüzden
küçük bir operasyonu onaylamış bakıyor ilgili doktor
fiyat/performans doktoru, çok ayıp
yarından tezi yok sosyal medya olmadan linçleneceğim, olmayacak işlerle boğuşacağımı düşünüp, yarınımı, onu düşünüp bundan vazgeçiyorum
kaç senenin emeği
soğuran öğüten toplumsistemhükümetdevletaklı değilmiş gibi
küçük faşizmden âlâ (renk olarak da) ne var,
çalıyı dolaşmaya ne gerek var
aynı bok sevimsizliği
aynı köprü fakat bir dakika yok yok aynı sular
yüzen bir toplum değil
bakan gözle bir şeyler yapan göze gelen görmeden kıtalar keşfeden -şuradaki dağları gördün mü-
gitmek istemeyen insanlar...
konuya dönüyorum, biçimlibiçimsiz nefret faşizmin anahtarcısı
kulağımda hâlâ sorun var,
eleştirdiğin şeyin biçimini alan
alıntı olacak ama
faşizmin son günü aynı şeyin ilk günü
etkileniyorlar, huzursuzluk romanları yeniden yazılıyor, görmek istemeyen bir toplum bizimkisi
tanıştırma faslı bittiyse kelime şakası olarak eve gidiyorum
altyapıyı ne güzel verdi (3)
yüreklendirmek bu olsa gerek
-seviniyorum, yaşlılık çizgilerim beliriyor-
eksiğim var bu konularda
güzel dinleyiciyim panteonun saygısı var
eksiklikleri gidermek üzerine bir tez önerisi
ışık biraz daha iyi, hassas solungaçlarım
aynı zamanda kendi kendine ekran görüntüsü alan telefonum, bu ikisine basınca da oluyor,
punctum albüme ekleniyor tabii,
içinde ayıp teyatarı, facepalm organları, miim savaşları (3)
doğaçlama için uygun hava
baştan almak için çok geç, ortadan konuşmak? arkadan yaklaşmak?
düşünürlerin birçok yorumu var, yaklaşmadan uzaklaşmanın da yeri, matematiğine hiç değinmiyorum,
hâlâ vaktim varmış gibi doğaçlamayı uzatıyorum
konuşmadığım zamanlara sayıyorum, intikam değil,
açıklıyorum, buna dair ilginç isimler sayılıyor,
onaylayacak bir kafa hareketi yarım,
atılıyor bir bir, namedropping, kimse gülmüyor buna,
kendime sayıyorum,
güzelce çıkamıyorum kafamın içinden, zihin ve anlak arası bir yerde bir dedikodu dönüyor,
mundus intelligibilis de insan yapımı, vardır bir bildiği olarak dinliyorum,
duygusal klişe, hüzünçlü bir ağ, bağlantıları kurulacak,
göründüğü gibi değil, anlattığı gibi değil
çevresine peyzaj mühendisi, vitrinde moloz taşınır, kapıdan içeri adım atıldığında çiçeklenme de bir hastalık
bellekle bilgi arasında bir onaylama kağıdı dolanıyor,
o neydi şimdi şeklinde iç deneyim yaşanıyor, deja vunun mesaisi
genişletilmiş baskı olarak eve gidiyorum, eklemelerle yolu uzatıyorum,
doğaçlamayı bitirmek içimden gelmiyor, hiç hem de, hayır işaretini elimle yapıyorum, kimse gördü mü acaba diye çaktırmadan devam ediyorum, birden beat kesiliyor, a capellada sesim titriyor, ha cesaret sönüyor, mikrofon elimden alınıyor, ışık kısılıyor, kötü bir rüyaydı esprisini satamıyorum, meslek hastalığım azıyor (5), kafiyeler kitabım genişliyor, solungaçlarım kapanıyor, iyilik adına değil, bir şey adına değil, kişiselleştirmiyorum, gözüm seğiriyor, sinirsel bir şey galiba, toparlanıyorum,
katkıda bulunanlar ve analizleri azaltmış olarak eve gidiyorum,
mayası tutmuş yoğurt sevinciyle bana sarılıyor sevgilim,
karışıyorum söylediklerine, enerjisine
ben de seviniyorum, gökyüzü şovunu yapıyor yine perdelerin ardında,
doğaçlama devam ediyor
-hâlâ daha iyisini söyleyebilir miyim-
(3) emre varışlı, sade bir törenle, plüton yayın (2025)
(4) mim savaşları, metis kitap
(5)
stand up
dedikleri kadar varmış
kolayca kandıranı övme köşesi
hararet, kaynadıkça etrafa saçılan köpük
yüzeyin öncülü, kimin aklına gelir
ama kemiğe dayanmadan da meyve bıçağı
bir yanındakine bir yanındakine daha
derken
hikâye anlatıcılığının o son plastik sesi
duymazlıktan gelme, eksik vitamin
karşısına çıkanın anıt seyirliği
o da dursun yalnız altında ne var
evini dışarı çıkarmaktır mecali
patavatsızlık kırılması müsait payanda
sindirilebilir olanı nereye sürükler
borular, geçişler, burası iyi çimenler
yeri ve zamanı var eski ontoloji
kumaşlıdır, edepli olursa ne âlâ
Yorumlar
Yorum Gönder